Özgür Özel’den Yeniden CHP Genel Başkanlığı ve Tartışmalı Açıklamalar

Özgür Özel, geçerli oy sayısı 1171 ile gerçekleştirilen CHP Genel Başkanlık seçimlerinde yeniden genel başkan seçildi.

Parti içindeki destekle ve oyların tamamını alarak görevine devam eden Özgür Özel, bu seçimle birlikte parti içerisindeki etkisini pekiştirdi.

Seçim sonuçlarının ardından, Ankara’da gerçekleşen parti toplantısında Özgür Özel, trajik olayın izlerini taşıyan bir aileden Berna Özgül’ü Parti Meclisi üyeliğine aday gösterdi. Trafikte hayatını kaybeden kurye Samet Özgül’ün kardeşi olan Berna Özgül’ün adaylığı, parti içindeki duyarlılık ve toplumsal sorumluluk anlayışını yansıttı.

Ancak, Özgür Özel’in açıklamaları sadece aday gösterme ile sınırlı kalmadı. Sosyal medyada yaptığı paylaşımda, 15 Temmuz darbe girişimine dair sert ifadeler kullanarak, “15 Temmuz’da darbenin mağduru olanlar, 19 Mart’ta darbenin sahibi oldu” ifadesini öne sürdü. Ayrıca, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması için Trump’tan onay alındığı iddiasını dile getirirken, darbenin planlayıcılarının Türkiye’de, irtibatlarının ise ABD’de olduğunu belirtti.

Özgür Özel, açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da doğrudan seslendi. “Darbeye kalkışan cunta başkanı Erdoğan’a sesleniyorum: Çık ve İmamoğlu’na yapmaya çalıştığın darbe için ABD’den izin alıp almadığını açıkla” ifadeleriyle, mevcut siyasi tartışmalara ve iddialara dikkat çekti. Bu sözler, parti içindeki ve kamuoyundaki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Seçim sonuçları ve sonrasında yapılan bu açıklamalar, parti içerisindeki dengeleri ve siyasi söylemleri yeniden gözler önüne serdi. Özgür Özel’in, partisinin milli iradesine vurgu yaparak, dış vesayetlere karşı bağımsız bir duruş sergileme çabası, destekçileri arasında takdir toplarken; rakipleri tarafından ise eleştirilere neden oldu.

Bu gelişmeler, siyasi arenada farklı görüşlerin ve iddiaların çarpıştığı bir ortamı yansıtırken, CHP içinde de yeni bir dönemin başladığının sinyallerini veriyor. Özgür Özel’in yeniden genel başkan olarak seçilmesi, parti içindeki güç dengelerini ve siyasi söylemleri etkileyecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.